30 Aralık 2016 Cuma

Hamilelik ve Doğum Hikayemiz


Hoşgeldin Bebeğim 

Allahımın mucizesi içimde büyümeye başladığı anda aşkı düştü kalbime. Hamilelik bir kadının yaşayabileceği en mükemmel durumlardan biri olmalı. İçimde bir canlı olduğunu bilmek, onunla beraber vücudunun değişimini izlemek bambaşka birşey. Sanırım dünyada bu duygunun karşılığı yok. 
Yaşadığım duygular o kadar farklı ve üst seviyedeki yazarken şunuda yazmalıyım bunu atlamıyım derken takılıp kalıyorum. 

3,2,1 başlıyorum!


Hamilelilk hikayemiz


Bir kaç gün adet gecikmesi ve sabırsız annemiz hemen hastaneye koşar. Bir saat sonra gelen sonuç: POZİTİF evet hamileyim. 

Okuduğum yazılar ve tecrübem ile emin olana kadar kimseyle paylaşmamaya karar verdim. Evet annelik ve beraberinde gelen endişe başladı bile. İnternet üzerinden hastalık araştırılmaz. Araştırırsan her seferinde öldüğünü zannedersin diyen çağın annesi durur mu? Durmaz. Kan değerleri hemen arama motoruna yazılır ve teşhis konulur. "Bu değerlerde bir acayiplik var."


Hemen telefona sarılıp Yaseminle(dostum) paylaştım durumu ve doktorda aldık soluğu. Doktorumuzun da onayını aldıktan sonra içim rahatlamıştı. Şimdi babamıza yapacağımız süprizi hazırlamalıydım. Aslında hazırlıksız yakalandım. Kafamda hep farklı süprizler düşünmüştüm. Gün o gündü ama elimde hiç bir şey yoktu. Eve dönerken yol üzerinde bulunan bebek mağazasına daldım ve üzerinde babaya mesaj olan bir bebek bodysi aldım. Eve geldiğimde heyecanla yatağın üzerine koyup etrafını süsledim. Babamız geldiğinde mutluluktan ve şaşkınlıktan havalara uçtu. 

Hamileliğim beklediğimden daha rahat geçti benim için. Bebeğim beni hiç üzmedi. Bir kaç gün yaşadığım yoğun bulantı ve kusma her ne kadar beni korkutsa da beklediğim gibi olmadı. Doktorum ile hamile olduğum zaman tanışma fırsatım oldu ve tanıdığım ilk günden beri çok severim kendisini. Anne sıcaklığı ve güveni verdi her zaman bana. Kontrollerimizde babamız hiç yalnız bırakmadı bizi. Bebeğimizin büyümesini berber izledik. Önce bir odası vardı karnımda, sonra içinde minik kalbi atmaya başladı, sonra bir fasulye oldu. Eller kollar ayaklar derken minik insanmız karşımızdaydı. Doktorumuz daha sık çağırsa diye gözünün içine bakıyorduk. Her kontrol bizim için ayrı bir heyecandı. Yüzünü görmeyi çok istesek de ultrason vakitleri bizimkinin elleri kolları hep yüzündeydi. Hiç bir zaman yüzünü net olarak bize göstermedi. Ultrason fotoğraflarında çıkan burnu bize kocaman geldiği için biraz korktuk :) 

Hareketini net bir şekilde ilk kez hissettiğimde iş için bir etkinliğe gidiyordum. İçimde minik bir şey pıt pıt pıt diye vurdu karnıma. "Hey ben burdayım" dermişcesine. O an yaşadığım heyecan bambaşkaydı. Yüzümde bıraktığı gülümsemenin etkisi çok uzun sürdü. Hemen telefona sarılıp annemle paylaştım o anı. 

Hani hep derler ya " ay çok hareketli. Zıp zıp zıp bizimki içeride durmuyor. Çok yaramaz heralde" diye ama ben hiç öyle diyemedim. Kuzucum içeride sakin sakin oturuyordu ve bu beni hiç endişelendirmedi. Tabi ki yaşadığına dair sinyallerini her gün veriyordu bize. Yer değiştirip arada pıtı pıtı pıtı vuruşlar yapıyordu. Mehmeti ne zaman ulrtasonda görsek sürekli elleriyle gözlerini karıştıran bir hali vardı. Hissettiklerimin çoğu bu hareket olsa gerek :) Aaa bir de sürekli hıçkırık tuttuğu için zıplamalarını takip ediyorduk.

Mümkün olduğunca iş yerinden geç izine ayrılmak istiyordum. Doğum öncesinden kalan izinlerimi doğum sonrasına aktarmaktı planım taaki 33. haftaya gelene kadar. 

33. haftada bir gün midemin çok ağrıdığını hissettim. Midem'e kramplar giriyor bir süre devam ediyor ve bir süre geçiyordu. Ağrı girdiğinde yüzümün şeklinde ister istemez değişiklik olduğunu farkediyordum. O gün toplantım olduğu için eve gitme gereği görmedim. İş yerinde atlatabilirim diye düşündüm. Hamilelik nedeni ile ilaç da alamadığım için uzun sürdüğünü düşündüm. O günü o şekilde geçirdim. Ertesi gün doktor randevum vardı. Doktora gittiğimizde şikayetimden bahsettim. Ağrıları nasıl yaşadığımı anlattım. Doktorumun ilk ve tepkili cümlesi "kendin mide ağrısı olduğuna nasıl karar verdin?" oldu. Muaynemizi yapıp o günü hastanede geçirmemi istediğini söylediğinde gözlerim hemen doldu. İçimi bir korku sardı. Yanımda hiç bir eşyam yoktu. Şükürler olsun hiç hastanede de yatmamıştım. Meğer mide ağrısı sandığım sancılar kasılmaymış. Sindirim sistemimndeki enfeksiyon kasılmaları tetiklemiş. Neyse ki bir kaç saat verilen serumlar vs. beni rahatlattı. O günü de sağ sağlim atlattıktan sonra doktorum izine çıkmamı istedi ve benim için ev günleri başladı :) 


Doğumda neler yaşadık?

Minnoşumu 42. haftaya kadar bekledik. Bebeğimi hep normal doğum ile kucağıma almak istemiştim. Sezaryen benim için daha korku dolu bir serüvendi. Doktor seçimimi yaparken bu kriteri de göz önünde bulundurmuştum. Sevgili doktorum da normal doğumu destekleyen biri olduğu için verdiği karara hep saygı duydum. 40. haftamız bittikten sonra her gün gelir mi gelmez mi diye beklediğimiz bebeğimiz gelmedi. Gün aşırı kontrollerimizi yaptırdık ama beyefendinin gelmeye hiç niyeti yoktu. Elimizde sadece 33. haftadan kalma 1 cm açılma vardı. Bir de kilosunu benim vücudumu zorlayacak derecede yüksek ölçen ultrason değlerlerimiz. Anne karnının keyfini süren memo aşağılara dahi inmemişti.  Bu nedenlerden dolayı suni sancı denemeden 42. haftada sezeryan ile alınmasına karar verildi.

Benim için asıl stress başlamıştı. Epidural mi ? Hiç düşünmüyordum. Ya bacaklarım hissis kalırsa? Ya idrar kesemde sorun olursa diye kurmaktan kendimi alamadım hiç. Sevgilimi tembihledim hep. Ameliyata gitme sahnesi beni çok geriyordu. Etrafımlar ağlayan anneler görmek istemiyordum çünkü ben de koyuverecektim kendimi. Hastaneye gittik. Kardeşimi aradım ( kuzenim Gökçe ) izin aldı koştu geldi eşiyle beraber. Her anımda yanımda oldu. Odamızı süslemelere başladılar. Doktorum tekrar normal olabilir mi diye kontrol etti ve ameliyata hazırlanmamızı istedi. O gün babam da başka bir operasyon geçirdiği için yanımda olamadı. Ameliyat saati geldi gitme anı başladı. Anneler, sevgilim herkes pozitifti. Güle oynaya beni yolculadılar. Fotoğraflar çektik komik komik ve elveda... ( Böyle olduğunu sanıyordum ama şimdi bana çok donuktun diyorlar)

İşte o anlar çok gergindim ne olacağını hiç bilmiyodum. Kuzu kuzu ne derlerse sorgulamadan yapıp ürkek ürkek etrafıma bakıyordum. Ameliyat ekibi çok pozitif ve neşeliydi. Fondaki müzik keyfimi yerine getirmişti. O gün yeni gelen epidural kiti biraz stress olmama neden olsa da sonuçta bu işi yapanlar işinin ehliydi. Epidural takıldı veee bende hafif yükselme başladı. Sakinlik duygusu sardı tüm vücudumu veee sevgilim girdi içeri. O da ameliyata girecek doktorlar gibi hazırlanmıştı. Baş ucuma oturup tatlı tatlı sohbet etti benimle, sevdi hep beni. Doktorlarımız espirilerle onun da gerginliğini aldılar. 

Dıdı dı dııııın o an geldi mimmoşumuzu çıkarıyorlardı. Sevgilim, bakmak istemedi kötü olmaktan korkuyordu ( şimdi pişman ama şimdi yani 1 sene sonra :) ) Ağlama sesi duyuldu bile o anı anlatmam tarif etmem sanırım imkansız. Hep onu bekledik ve artık yanımızdaydı. Kordon bağımız, ikimiz arasındaki en büyük bağ, en yakın olduğumuz zamanlar bir makasla kesildi. Olsun artık onu gözlerimle kalbimle rurhumla besleyecektim. Minnoşu hazırlanırken sevgilim hep yanlarındaydı o anları kaydetti. Ben uzaktan sürekli Allah'ıma şükürler ederek ve gözlerimden yaşlar süzülerek onları izledim. Yanıma gelecekleri anı bekledim.

Sen geldin


Geldi. Kokladım onu. Yanaklarına dokundurdum yanaklarımı. Hemen versinler benim olsun istedim ama devam eden bir ameliyat süreci vardı. Sevgilim bebeğimizle birlikte gitti ( gitmesini istedim-zaten çıkmasını istediler ) Dışarıda tüm ailemiz sevinçle karşılamış onları. Bol göz yaşlı bir seremoni olmuş. Benim seremoni de içerde devam ediyordu tabi. Çıkana kadar dua ederek ağladım. Asansörde Canım Dilek ablamı hatırlıyorum. Güzel gözlerle bana bakıp konuşuyordu. Odaya geldiğimde Sevgilim başımdan hiç ayrılmadı. Hep sevdi beni, içime işledi davranışlarının sıcaklığı ve sevgisi. O günden itibaren ona olan aşkım katlandıkça katlandı.

Ve mehmet içeri girdi. Ağlıyordu. Beni beklemiş hep içini çeke çeke. Hemşirem, "kendini iyi hissetiğin zaman emzirmeye başlayalım" dedi. "Hemen" dedim. Onu hemen istedim. Amliyat falan hiç bir şey umrumda değildi, zaten epiduralin etkisi hala devam ediyordu. Kollarıma verdiler. Onu nasıl emzireceğimi öğrettiler. Sütüm gelmişti ( damla damla da olsa ) emmeye çalışıyordu yavrum. Sürekli içini çekiyordu. Ememeyince ağlamaya başlıyordu. Daha o zamandan başladı ağlamasın nolur demelerim. Ağlaması kalbimi eritiyodu sanki. Mümkün olduğunca emzirmeye çalıştım yavrumu. Tabi ki sütüm çok azdı doyurmuyordu onu. Bir çok defa mama vermek isteyen hemşireleri red edip göndersem de yenik düştüm ve mamayı kabul ettim. Hemşirenin kollarında sakinleşen bebeğim beni aşırı derecede kıskandırdı. Neden bende sakin değildin ? Evet annelik duyguları aktif hale gelmişti. Keşke onlar kadar sütüm de aktif olsaydı.

Öyle böyle derken şükürler olsun ki güzel geçen bir doğumum ve hastane sürecim oldu. Ağrıya çok dayanıklı olduğumu düşünmüyorum ama ameliyat sonrasında hiç ağrım olmadı. Hemşirenin panik olduğunu hatırlıyorum. Siz neden ağrı kesici talep etmiyorsunuz? Bacaklarınızı hissediyorsunuz değil mi diye :) İkinci günü kalmak yerine evime gitmek istedim doktorum uygun gördü 1 gün kalıp evimize geçtik.

İyi ki geldin!


O gün 2 kişi çıktığımız evimize ertesi gün 3 kişi olarak geri döndük. İyi ki geldin bebeğim! Seni hep bu sözlerle büyüttüm. Bugün bir yaşındasın daha bu yazıyı yeni yazabiliyorum. Hayatımıza girdiğin güne ve seni yaratana binlerce şükürler olsun!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder